Act Out: Hareketlerle canlandırmak.
My brother acted out a great theatrical play at school.
(Benim erkek kardeşim, okulda muhteşem bir tiyatro oyunu canlandırdı.)
I acted out all of my thoughts to my friends.
(Arkadaşlarıma düşüncelerimi hareketlerle canlandırdım.)
Add up: Toplamak
Students added up the numbers correctly.
(Öğrenciler sayıları doğru bir şekilde topladılar.)
I always add up the prices while shopping.
(Alışveriş yaparken her zaman fiyatları toplarım.)
He added up the numbers very well during the math lesson.
(O, matematik dersinde sayıları çok iyi topladı.)
Air Out: Havalandırmak
When I get up in the morning, firstly I air out my room.
(Sabah uyandığımda ilk olarak odamı havalandırırım.)
All students should air out the classroom during the breaks.
(Tüm öğrenciler teneffüslerde sınıfı havalandırmalılar.)
Please air out the cafe, it smells very bad.
(Lütfen kafeyi havalandırın çok kötü kokuyor.)
Firstly air out the room and then make a coffee for both of us.
(Öncelikle odayı havalandır ve ardından ikimiz için de kahve yap.)
Let’s air out the room.
(Haydi odayı havalandıralım.)
Allow for: Göz önünde bulundurmak.
Please allow for all conditions while applying to this job.
(Lütfen bu işe başvururken tüm şartları göz önünde bulundurun.)
I will allow for all economic conditions in order to protect our company. (Şirketimizi korumak için tüm ekonomik koşulları göz önünde bulunduracağım.)
Do not forget to allow for Andy as he is coming with us as well.
(Andy’yi göz önünde bulundurmayı unutma çünkü o da bizimle geliyor.)
We always allow for all of our workers while making long term plans. (Biz uzun vadeli planlar yaparken her zaman tüm çalışanlarımızı göz önünde bulundururuz.)
Please allow for me while making plans.
(Lütfen planlar yaparken beni göz önünde bulundur.)
My friends always allow for me while going out.
(Benim arkadaşlarım dışarı çıkarken her zaman beni göz önünde bulundururlar.)
Thank you for allowing for me.
(Beni göz önünde bulundurduğun için teşekkürler.)
Argue Over: Üzerinde tartışmak
Let’s argue over that topic.
(Haydi o konu üzerine tartışalım.)
Our teacher always encourages us to argue over the problems. (Öğretmenimiz bizi her zaman sorunlar üzerine tartışmamız için cesaretlendirir.)
Don’t be afraid to argue over the topics.
(Konular üzerine tartışmak için korkma.)
The academicians will argue over the environmental problems in a meeting.
(Akademisyenler çevre sorunları üzerine bir toplantıda tartışacaklar.)
My friend asked me whether he can argue on that issue or not.
(Benim arkadaşım o konu üzerine tartışıp tartışamayacağını sordu.)
Attend to: Uğraşmak
I attended to my new research last night.
(Dün gece yeni araştırmam üzerinde uğraştım.)
My mother always attended to us.
(Annem her zaman bizimle uğraştı.)
I will attend to that topic.
(O konuyla uğraşacağım.)
Read Next
