Eylül’ün Cambly Kids İle İngilizce Öğrenme Yolculuğu
Hepimiz çocuklarımızın geleceğe en donanımlı şekilde hazırlanmalarını istiyoruz. Küreselleşen dünyada İngilizce bilme gerekliliği şüphesiz çok daha önem ve öncelik kazandı. 10 yaşındaki kızım Eylül’ün Cambly Kids hikayesi ile ilgili gelen sorulara genel bir yanıt olabilmesi dileğiyle, bu yazıda düşünce ve deneyimlerimizi paylaşmak istedim.
Pek çok arkadaşı gibi Eylül de okul öncesi dönem çocuk şarkılarını mırıldanarak, resimli kitaplara bakarak, çizgi film izleyerek, flashcard’larla oynayarak tanıştı İngilizce ile. Derken, okuldaki favori dersi İngilizce oldu ve bu ilgisini biz de elimizden geldiğince desteklemeye çalıştık. Haftasonları özel dersler, filmler, bazı mobil uygulamalar, yurtdışı gezileri derken başlangıç seviyesinden ilerlemeye başlamıştı.
Ancak ilerisi için ne yapabiliriz araştırmalarım da başlamıştı çünkü bilindiği gibi ülkemizde İngilizce öğreniminde halen çok ciddi kısıtlar, sorunlar yaşıyoruz ve erken yaşta dil öğrenme avantajını ıskalıyoruz maalesef. Çocukların öğrenme hızı yetişkinlere göre daha hızlı, çünkü onlar eğlenerek öğrenmeyi seviyorlar. Yani aslında İngilizceyi bir ders olarak görmedikleri zaman daha eğlenceli. Fakat aynı zamanda ilgi ve istekleri de hızla değişebiliyor, belli bir düzen ve sistem içerisinde sıkılmadan ve yorulmadan kalmalarını sağlamak bu kadar zorken, ne yapabiliriz?
Yabancı dil öğreniminde elbette yöntem ve metodlarla birlikte yetenek, beceri, istek önemli, ama dünya vatandaşlığı için hayat boyu sürdürülebilir olması çok daha önemli diye düşünüyorum. İlk akla gelen yurt dışında eğitim, o günkü şartlar nedeniyle pek de mümkün görünmüyordu. İşte o günlerde tesadüfen karşıma çıkan Cambly Kids reklamı beni heyecanlandırmıştı doğrusu. Madem biz gidemiyoruz, onlar bize gelsin fikri harikaydı. Çevremde Cambly Kids’i bilen ya da kullanan hiç kimse yoktu ancak buna rağmen ana dili İngilizce olan eğitmenler, üstelik online dersler gerçekten bir iyi fırsat olabilir diye düşündüm.
Çocuklar bizim gibi değiller, yetişkinlerin yaşadığı ”Anlıyorum ama konuşamıyorum.” sendromunu onlar pek yaşamıyor. Bilmedikleri ya da az bildikleri bir dilde iletişim onları pek de korkutmuyor, sanırım utanmayı henüz bilmiyorlar o yaşlarda. Bu onların yabancı dil öğrenme ve konuşma konusunda daha cesaretli olmalarını sağlıyor kesinlikle. O ilk Cambly Kids dersi anındaki duyguya tatlı bir heyecan diyelim.
Kameranın beni görmediği yerden ilk derse ben de katıldım. Dersin henüz 10. dakikası bitmemişti ki Eylül odasından çıkmamı istedi. O kadar mutlu olmuştum ki, doğru yerde doğru kişiyle buluşturabilmiştim kızımı.
Eğitmen seçiminde hiç zorlanmadık. Tecrübe, aksan, takvime göre belirlediğimiz shortlist deki eğitmenlerin tanıtım videolarını kızımla birlikte izledik. Çocuklar için öğretmenin ne kadar önemli olduğunu tüm anne babalar çok iyi bilirler. Peki benim çocuğum öğretmeninde neyi arıyor? Her ne aradıysa Fiona ve Kylie’de bulduğu kesin! Çünkü o günden bugüne (tam 2 yıldır ) derslerine keyifle, ilk günkü tatlı heyecanla devam ediyor. Burada en az tecrübe kadar eğitmenlerin pedagojik formasyonları devreye giriyor bana kalırsa. Sıfır seviyesine inebildikleri ve çok yönlü iletişim kurabildikleri için dersler verimli ve eğlenceli geçiyor.
Bu süreçte Cambly Kids ile birlikte kızımın okul ve tatil programları da hiç aksamadı. Çünkü Cambly Kids için sadece internet yeterli gerçekten!! Bazen otelde, bazen anneannesinin evinde, parkta, hatta sıkışmış trafikte arabada bile ders yapmanın rahatlığı inanın beni de çok rahatlatıyor.
Ve biliyor musunuz kızımın sadece İngilizcesinin değil, iletişim becerilerinin de geliştiğini rahatlıkla söyleyebiliyorum bugün. Dili ve farklı kültürleri öğrendikçe sohbetleri daha da keyiflendi. Sıkılmadan kitap okur, film izler hale geldi. Zihnin öğrenme ve hafıza alanı geliştikçe akademik ve sosyal olarak kendine güveni daha da arttı. Eski ders videolarını izleyince kendisiyle gurur duyuyor ve elbette çok gülüyor. 🙂
Her çocuğun öğrenme motivasyonu farklı olabiliyor, asıl mesele bunu keşfedecek ve destekleyecek öğretmeni bulabilmek. Cambly Kids yüzlerce öğretmen seçeceği ile bu imkanı sağlayabiliyor. Derslerde kullanılan materyaller sürekli güncelleniyor, slaytlar o bildiğimiz sıkıcı İngilizce dil kalıplarından çok uzak. Ders boyunca çocuğun ilgisini yüksek tutan, merak duygusunu tetikleyen ve özellikle günlük hayata uyarlanmış içeriklerden oluşuyor. Ağırlıklı olarak konuşma ve anlama becerilerini geliştiren, bununla birlikte ders sırasında okuma ve yazma pratiklerinin de yeterli ölçüde yapıldığı bir uygulama olduğunu söyleyebilirim.
Yaş ve dil bilgisine göre ders içerikleri belirlenmiş. Çocuğunuzun seviyesine göre seçim yapabiliyorsunuz ve öncesinde dersin konusunu eğitmen ile belirleyebiliyorsunuz. Okul müfredatına uyumlu ya da gireceği bir sınava hazırlık için destek talep edebiliyorsunuz. Bazen ders sırasında ekrandan kitap/ödev sayfalarını eğitmene göstererek, kendini anlatmaya çabaladığı günleri hatırlıyorum. 🙂 Okuldaki bazı proje ödevlerinde Cambly Kids eğitmenlerinden aldığı ilham, çok değerli bir kaynak olabiliyor mesela. Ya da Kraliçe Elizabeth’in yıllardır aynı renk ve marka ojeyi kullandığı dedikodusunu yapmak çok eğlenceli geliyor kızıma. 🙂
Okul dersleri, ödevleri ve sınavlarla çocuklarımızın omuzlarına ağır yükler biniyor maalesef. Spor ya da sanat alanlarında etkinlikler ya da hobileri için zamanları bile kalmıyor çoğunlukla. Yabancı dilin bu iki gereklilikle örtüşmesi, paralel yürütülmesi ve en önemlisi sürdürülebilir olması bana göre öncelikli şart. Akademik ve sosyal gelişimi için erken yaşlarda başlayan yabancı dil öğrenimi umuyorum ki ileride onlara büyük bir konfor sağlayacak.
Çevremizde Eylül’ün bu gelişimine tanık olan arkadaşlarımızın birçoğu çoktan Cambly Kids abonesi oldular. Ailelerden gelen sorular arasında öncelik haklı olarak fiyat bilgisi oluyor. Çünkü bildiğimiz yaygın yabancı dil kursları ya da özel dersler ekonomik olarak zorlayabiliyor bizi. Yatırımın geri dönüşü ise genellikle beklenti düzeyimizle örtüşmüyor maalesef. Evet kuşkusuz yabancı dil öğrenmenin bir maliyeti var ve bunun en yüksek verimle gerçekleşmesi için alternatifler kısıtlı. Ana dili İngilizce olan ülkelerde eğitimin çok daha yüksek bir maliyeti var. Özetle bütçenize ve beklentilerinize paralel olarak Cambly Kids için ödediğimiz abonelik ücretinin efektif olduğunu söyleyebilirim. Ama Türkiye fiyatlamasında çocuklarımıza özel indirimlerin daha büyük ve sık aralıklarla yapılmasını bu vesileyle ben de rica ediyorum kendilerinden. 🙂
Son bölümde Eylül’ün Cambly Kids hakkındaki düşüncelerini de paylaşmak isterim. Öncelikle belirtmeliyim ki, öğretmenlerini çok seviyor. Uzaktan kurdukları ama çok yakın, sıcak bir bağ var aralarında. Okuldaki başarısı, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından takdir görmesi elbette onu motive ediyor. Son zamanlarda Avustralya İngilizcesi dikkatini çekiyor olsa da, İngiliz aksanı ile konuşabilmek, Amerikan aksanı ile şarkı söylemek iyi hissettiriyor. Yolunun uzun olduğunu biliyor, keyifli geçeceğini düşünüyor.
Teşekkürler Cambly Kids.
-Eylül’ün ebeveyni