İngilizce Futbol Terimleri
Yabancı bir dil öğrenirken işe ilk önce nereden başlarsınız? Dil bilgisi konuları, gramer kuralları, o dile ait belli başlı kalıplar, olmazsa olmaz yeni kelimeler…Tüm bunlar; dilinizi aktif bir şekilde kullanabilmeniz, söylenenleri anlayabilmeniz ve en önemlisi konuşabilmeniz için gerekli. Peki ya özel terimler? Kelime dağarcığınızı geliştirmenize katkı sağlayan, dil eğitiminde göz ardı edilmemesi gereken hassas noktaların başında terimler gelir. Siz ne kadar kural, gramer biliyor olursanız olun, eğer sözcüklerin anlamlarına hakim değilseniz o cümleyi anlamakta veya diyalog kurmakta güçlük çekersiniz. Aynı, İngilizce futbol terimlerinde olduğu gibi. Hakem, kaleci, taç atışı, serbest vuruş gibi futbola özel terimlerin İngilizce karşılıkları, size yabancı kaynaklardan haberleri takip edebilme ve hatta İngilizce konuşan yakınlarınız ile futbol hakkında sohbet edebilme fırsatı verir. Bu da demek oluyor ki, İngilizcede atlanmaması gereken önemli bir başlık da budur.
O halde futbolda en sık kullanılan terimlerin İngilizceleri ve Türkçe karşılıkları neler, birlikte inceleyelim.
Futbol Terimlerinin İngilizceleri ve Türkçe Anlamları
Tüm dünyada ortak dil olarak kabul görmüş neredeyse her alanda karşımıza çıkan İngilizce, söz konusu spor olduğunda da kendini gösteriyor. Nasıl göstermesin ki? Ana vatanı İngiltere olan bir spordan bahsediyoruz. Aslında bilinenin aksine futbolu ilk bulan İngilizler değil, Çinlilerdir. Ancak İngilizlerin, kuralları koyan ilk ülke olma sıfatına sahip olması nedeniyle belli tanımlarda İngilizceye ait esintiler görmek normal. Mesela, Türkçede de benzer bir karşılığı olan ‘foul (faul)’ veya ‘transfer (transfer)’ bunlara en iyi örnek.
Görüldüğü gibi bazı kelimeler Türkçedeki ile hemen hemen aynı. Bu benzerlik de futbol kurallarını öğrenirken büyük bir kolaylık. Benzer kelimeler kolay, peki ya anlamını hiç tahmin edemediğiniz diğer tanımlar?
- Assistant referee: Yardımcı hakem. Eski adı ile ‘linesman’ olarak da bilinir.
- Assist: Asist. Gol vuruşundan önce verilen son pas olarak tanımlanır.
- Attacker: Hücum oyuncusu. Atak yapan, gol atmaya çalışan kişi.
- Away game: Deplasman maçı. Bir takımın karşı takımın stadyumuna giderek onun sahasında yaptığı maç.
- Away team: Deplasman takımı, konuk takım.
- Back pass: Geri pas.
- Bench: Yedek kulübesi. Yedek oyuncuların oturup beklediği yer.
- Bicycle kick: Bisiklet vuruşu olarak çevrilebilen bir tanımdır. Asıl anlamı rövaşata.
- Booking: Kart görme.
- Captain: Takım kaptanı.
- Centre circle: Orta yuvarlak.
- Centre spot: Santra.
- Chip shot: Aşırtma vuruşu. Topun kalecinin üzerinden geçmesi.
- Clean sheet: Takımın ve kalecinin gol yemeden maçı bitirmesi durumu.
- Coach: Antrenör
- Commentator: Futbol yorumcusu, spikeri.
- Concede: Gol yemek.
- Corner: Korner, köşe.
- Corner kick: Korner vuruşu, köşe atışı.
- Cracker: Herkesi şaşırtan, ağızları açık bırakan özellikle uzak mesafeden atılmış gol.
- Cross ball: Orta yapmak.
- Crossbar: Kale üst direği.
- Dead ball: Serbest ve penaltı atışlarının yapılırken topun hareketsiz olması. Ölü top.
- Defeat: Mağlubiyet. Maçı kaybetme durumu.
- Defender: Defans (savunma) oyuncusu. Karşı takımın gol atmasına engel olan oyuncu. (defense player)
- Defense: Defans. Takımın her birlikte yaptığı savunma.
- Division: Lig kategorisi.
- Draw: Beraberlik durumu. Skorun aynı olması.
- Dropped ball: Hakem atışı. Ara atışı da denir.
- Dummy run: Yalancı koşu. Rakip oyuncuyu aldatmak için yapılır.
- Equalizer: Skoru eşitleyen beraberlik golü.
- Extra time: Uzatmalar.
- Fast break: Hızlı hücum.
- Free kick: Serbest vuruş.
- Field: Futbol sahası.
- First half: İlk devre.
- First time ball: Topun kontrol edilmeksizin tek bir dokunuş ile karşılanıp diğer oyuncuya paslanması.
- Fixture: Fikstür. Karşılaşmaların sırasını belirleyen çizelge.
- Forward: Forvet oyuncusu. Diğer adı ile hücum oyuncusudur. (attacker)
- Foul: Faul
- Fourth official: Dördüncü hakem.
- Goal angle: Gol açısı.
- Goal area: Kale alanı.
- Goalkeeper: Kaleci
- Goal kick: Gol vuruşu.
- Goal-line: Kale çizgisi.
- Goal post: Kale yan direği.
- Half time: Devre arası.
- Half way line: Santra çizgisi. Orta çizgi. (centre line)
- Handball: El topu yani topa elle müdahale ederek faul yapılması.
- Hat trick: Bir oyuncunun üst üste üç gol atması durumu.
- Header: Kafa vuruşu. Topa kafa atarak yapılan vuruş.
- Home game: Ev sahibi takımın kendi evinde yaptığı maç.
- Home team: Ev sahibi takım.
- Hoof: Futbolcunun rakip kaleye doğru topa var gücüyle vurması.
- Hug the line: Oyuncunun taç çizgilerine yakın oynanması için verilen talimat.
- Indirect kick: Endirekt vuruş. Bir vuruşun gol olması için ikinci bir oyuncuya temas etmesi.
- Injury time: Oynanmamış süre. Sakatlanma, duraklama gibi nedenlerle maça ara verildiğinde devre sonunda bu araların toplanıp süreye eklenmesi.
- Jersey: Forma.
- Kick off: Başlangıç düdüğü.
- Kick start: Başlangıç vuruşu. Maçı başlatan vuruş.
- Lead pass: İleri pas.
- League: Lig.
- License: Lisans. Futbolcunun maçlarda oynayabilmesi için verilen belge.
- Locker room: Soyunma odası
- Midfielder: Orta saha oyuncusu.
- Must-win game: Kazanılması zorunlu olan, aksi hâlde takımın yenik düşeceği maç.
- Nutmeg: Hücum oyuncusunun topu karşı takımın defans oyuncusunun bacakları arasından geçirmesi.
- Offensive team: Hücum takımı. Oyunda üstünlüğü elinde tutan takım.
- Offside: Ofsayt.
- Out: Aut. Topun kale çizgisi dışında kalması durumu.
- Out off line: Çizgi dışı.
- Overtime: Ek süre.
- Own goal: Takımın kendi kalesine attığı gol.
- Park the bus: Maçta avantajlı olan ve sadece gol yememeye odaklı oynayan takım.
- Pass: Pas.
- Penalty: Penaltı.
- Penalty area: Ceza alanı.
- Penalty kick: Penaltı vuruşu. (spot kick)
- Penalty shootout: Penaltı atışları. Penaltılar.
- Penalty spot: Penaltı noktası.
- Pitch: Saha.
- Play on: Hakemin müdahale etmemesi ve maçın devam etmesi.
- Red card: Kırmızı kart.
- Relegation: Küme düşme durumu.
- Referee: Hakem.
- Scissor kick: Makas vuruşu. Vole.
- Score: Skor. Gol sayıları.
- Score board: Skorbord. Skor tahtası, tabelası. Maç sonuçlarının, gol sayısının gösterildiği tabela.
- Second half: İkinci devre.
- Shoot: Şut. Şut çekmek.
- Sitter: Hücum oyuncusunun kaçırdığı kolay bir gol fırsatı.
- Spectator: İzleyici, maçı seyreden kişi.
- Stand: Tribün. Taraftar ve izleyicilerin oturduğu alan.
- Starting point: Başlama noktası.
- Striker: Golcü. Hücum oyuncusu.
- Strutting: Çalım.
- Substitute: Yedek (substitute player-yedek oyuncu)
- Supporters: Taraftarlar.
- Theatrical: Bir oyuncunun fazla abartılı davranış göstermesi.
- Through ball: Ara pas. İki veya daha fazla oyuncu arasından top geçirerek takım arkadaşına atılan pas.
- Throw in: Taç atışı. Taç çizgisinin dışına çıkan topu bir oyuncunun takım arkadaşına başının üzerinden fırlatması.
- Touchline: Taç çizgisi.
- Training ball: Antrenman topu.
- Transfer fee: Oyuncunun başka bir takıma geçmesi hâlinde yapılan ödeme.
- Unpracticed: İdmansız.
- Yellow card: Sarı kart.
- Wall: Baraj. Serbest vuruşu önlemek için rakip oyuncuların kurduğu barikat.
- Wet area: Islak zemin
- Wing defense: Kanat savunması.
Spor, eğitim, bilim, turizm ve daha birçok farklı alan ve sektörde İngilizce futbol terimleri gibi tanımlarla karşılaşacaksınız. Eksiklerinizi tamamlamak, yeni kelimeler öğrenmek ve bunları öğrenirken de bol bol pratik yapabilmek için size özel bir uygulama olduğunu da biliyor muydunuz? Dilinizi geliştirmek için Cambly, uzman eğitmen kadrosuyla ev konforunda birebir özel ders fırsatı sunuyor. Üstelik kişisel takviminize uygun program yapabilme olanağıyla. Derslerinizin sadece gün ve saatini değil ana dili İngilizce olan eğitmeninizi de kendiniz seçebiliyorsunuz. Belirlediğiniz gün ve saatte, randevunuzu online videolu görüşme şeklinde yapabiliyorsunuz. Hemen ‘blog100’ kodu ile ücretsiz deneme dersimize katılın ve futbol terimlerinden gramer konularına, konuşma pratiğinden iş İngilizcesine istediğiniz gibi dil öğrenin. İngilizcenizi üst seviyelere taşıyın!