İngilizce Konuşmaktan Korkanlara Tavsiyeler
Yeni bir dil öğrenirken, kendimizi ifade etmekten ve iletişim kurmaktan çekinip korkmak oldukça insani bir his. Fakat korku çoğu zaman öğrendiğimiz dili rahatlıkla deneyimlememize mani olur. Yeni bir dil öğreniyor olmak, zaman ve sabır gerektirir ve bu süreçte, bazen bir çoğumuz korkularımıza kapılıp yarıda bırakma eğiliminde bulunabiliriz ya da öğrendiğimiz dilde pratik yapmaktan çekiniyor olabiliriz.
Eğer siz de benzer hisleri yaşıyorsanız, konuşmaktan, diyalog kurmaktan çekiniyorsanız endişelenmeyin. Korkuları yenmek hiç de zor değil. Bu yazıda sizinle paylaşacağımız tavsiyeleri uygulamak, hedefinize ulaşmanıza yardımcı olacaktır.
Korkularınızın Üzerine Gidin.
Yeni bir dil öğrenirken hata yapma korkusu hissediyor olmak, belki erken yaşlarda ya da okulda öğrendiğimiz son derece normal bir his. Korkularımız, komik duruma düşeceğimizi ya da insanların bizi yargılayacağını düşündüğümüzden tetiklenebilir.
Korkularınız olmasaydı İngilizce konuşabilmeyi nasıl deneyimlerdiniz? Öncelikle şunu hatırlayın: kendi ana diliniz dışında, sonradan öğrendiğiniz bir dili konuşuyorsunuz. İkinci bir dili konuşmaya çabalıyor olmanın verdiği gururu yaşayın. Deneyim, hata yaparak elde edilir. Kendinize iyi davranın ve her zaman hata yapma payı bırakın. Konuşma pratiğiniz, yaptığınız hatalardan öğrendiklerinizle gelişecektir.
Ana dili İngilizce olan kişilerle konuştuğunuzda hata yapmaktan korktuğunuzda şunu hatırlayın. Bir yabancı sizinle Türkçe konuşmaya çalıştığında onu hataları için yargılamazsınız, aksine çabaladığı için ona destek olursunuz. Aynı şey sizin için de geçerli. Eğer konuştuğunuz kişinin ana dili İngilizce değilse, zaten sizinle aynı süreçten geçtiği için o da sizin deneyiminizi paylaşıyor olacak. Yani her şekilde, hata yapmaktan korkmanıza gerek yok. 🙂
“Comfort Zone”unuzu Terk Edin.
Zihnimiz bizi her zaman rahat hissettiğimiz durumlarda kalmamıza ikna etmeye çalışır. Buna İngilizcede “comfort zone” denir. Bu nedenle çoğu zaman rahatsız olduğumuz durumlardan kaçınırız ve bize aşina olana yöneliriz. İngilizce öğrenirken kendimizi bazen “rahatsız” bir duruma koymak öz güvenimizi arttıracak, hem de pratiğimizi ilerletmemize yardımcı olacaktır. Burada bahsettiğimiz “rahatsız” alan aslında size pratiğinizi geliştirmeniz için pek çok fırsat sunuyor.
Örneğin, diyelim bir turist size yol sordu, ona İngilizce cevap vermeye çalışın. (Genelde inanılanın aksine, turistlere Türkçe bağırarak cevap vererek iletişim kurulmamaktadır.) Ya da yurt dışındaysanız bir restorana ya da bir mağazaya girdiğinizde isteklerinizi dile getirmeyi denemekten çekinmeyin. Size “rahatsız” hissettiren bazı durumlar aslında öğrenmeye kapı açar. Rahat konuşma akışınızı bulmak için pratik yapın.
Sabırlı Olun.
Yeni bir dil öğrenmek ve o dilde akıcı şekilde konuşabilmek özveri, istikrar ve sabır istiyor. Bu öğrenme sürecinde bazen iç sesimiz ya da mükemmelliyetçi yaklaşımımız pratiğimizi aksatmamıza ya da denemeyi bırakmaya karar vermemize neden olabilir.
İç sesinizi pozitife çevirin ve mükemmel gramer kullanma kaygılarından vazgeçin. “Ben yapamam.”, “Ya yanlış cümle kurarsam.” şeklinde endişeli cümleler yerine, konuşurken bildiğiniz akıştan ilerleyin ve hala öğreniyor olduğunuzu unutmayın. Gerçekçi olmayan beklentilere sahip olmak (hiç hata yapmamak, tüm kelimeleri ‘muhteşem’ bir aksanla söylemek, çok sofistike kelimeler kullanmak gibi) motivasyonunuzu olumsuz yönde etkileyebilir. Unutmayın, Roma bir günde inşa edilmedi (Rome wasn’t built in a day).
Eksiklerinizi Saptayın.
Dil öğrenimi, yaşam boyu ilerleyen, daima kendini geliştirmeye açık bir süreçtir. Her ne kadar deneyimli bir konuşmacı olsak da, eksikliklerimiz mutlaka olacaktır. Eksik olduğumuzu hissettiğimiz noktaları belirleyip, bu noktaların üzerinde çalışırsak, pratiğimiz geliştikçe kendimize olan güvenimizin arttığını göreceksiniz.
Deneyimli bir konuşmacı olabilmek için, dinleme ve konuşma pratikleri yaparsanız zaman içerisinde seviyenizin ilerlediğini fark edeceksiniz. Örneğin, çalışırken, kendi kendinize duyduklarınızı tekrar edin. Konuşma seviyeniz ilerledikçe daha az çekimser kalacaksınız.
Yeniden Çocuk Olun.
Çocukken korkusuzca ve merakla yeni bir şey öğreniyor olmanın hazını yeniden anımsayın. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi, günlük hayatta yaptığınız, gördüğünüz şeyleri İngilizce olarak ifade etmeniz seviyenizi ilerletmenize yardımcı olacaktır. Mesela, günlük rutinlerinizi, an itibariyle yaptığınız eylemlerinizi sesli olarak anlatmak, İngilizceyi hayatınızın bir parçası olarak benimsemenize ve konuşma rahatlığı kazanmanıza katkıda bulunacaktır.
Bire bir Konuşma Pratiği Yapın
Bir dilde konuşma konusunda korkularımızı yenmenin en iyi yolu, konuşmak. Kulağa ironik geliyor olabilir. 🙂 Fakat korktuğunuz şeyi yaptıkça bu kaygıların azaldığını göreceksiniz. İlk elden edineceğimiz pratikler, öğrenme sürecimizi hızlandırmanın en etkili yollarından biridir. Eğer imkanınız varsa, ana dili İngilizce olan biriyle pratik yapın. Bire bir kuracağınız iletişim, hem hatalarınızı tespit edip düzeltmenize, hem de İngilizceyi daha akışkan konuşmanıza yardımcı olur. Günlük diyalog pratiklerini deneyimledikçe, İngilizce konuşma hakimiyetiniz artacak ve korkularınız azalacaktır.
Fakat günümüzde hem epidemi nedeniyle dikkat etmemiz gereken sosyal mesafe durumu hem de dışarıda bire bir insanlarla buluşmaya vaktimizin olmaması, bizi online, pratik çözümler aramaya itebilir.
Cambly ile ana dili İngilizce olan yabancı eğitmenler eşliğinde, her türlü seviyeye uygun karşılıklı diyalog pratikleriyle İngilizce konuşma korkunuzu yenebilir, kendi programınızı oluşturabilir ve hatta ders videolarıyla geriye dönüp pratiğinizi pekiştirebilirsiniz.
Cambly, bire bir diyaloglarla, ihtiyacınıza uygun ders programları ile hedefinize ulaşmanıza yardımcı olacaktır. 7/24 dilediğiniz zaman, dilediğiniz yerden ders yapabilirsiniz. Henüz denemediyseniz, “blog100” koduyla ücretsiz deneme dersinizi alın ve korkularınızın üzerine gitmeye bugünden başlayın!
Unutmayın;