İngilizcede Hislerimizi İfade Etmek
Hem Türkçede hem de İngilizcede genelde “Nasılsın?” sorusunun cevabı basit bir “İyiyim, sen nasılsın?” olur. Fakat nasıl hissettiğimizi anlatmak için kullanabileceğimiz o kadar çok sıfat var ki! Mesela belki o gün kendinizi yorgun (tired) hissediyorsunuz. Ya da sabah otobüsünüzü kaçırdınız ve biraz canınız sıkkın (frustrated). Sevgiliniz doğum gününüzü unuttu, hem üzgün (upset) hem de sinirli (angry) oldunuz. Gelin, İngilizcede hislerimizi nasıl, hangi sıfatlarla daha zengin anlatabileceğimizi öğrenelim!
I’M FEELIN’ GOOD
Kendinizi oldukça pozitif hissediyorsunuz ama sadece “İyi.” demek size yetmiyorsa bu kelimeler yardımınıza koşmaya hazır.
Happy (Mutlu)
I’m so happy I could cry!
Content (Hoşnut)
I’m content with how the meeting turned out.
Glad (Memnun)
I’m glad you made it to the party.
Elated (Coşkun)
I was elated when I learned I won the lottery.
Ecstatic (Mest Olmuş)
I am ecstatic about our summer plans.
Delighted (Keyifli)
I am delighted to meet you.
JUST A BIT SAD
Üzgün ya da kötü hissettiğiniz zamanlarda bu sıfatlar size kendinizi tam olarak nasıl hissettiğinizi anlatma şansı verecek!
Depressed (Depresif)
I was depressed when my girlfriend broke up with me.
Sad (Üzgün)
I feel sad whenever I see homeless people in the street.
Upset (Keyfi Kaçmış)
He made me very upset by telling me I need to speak less.
Low (Neşesiz)
I’m usually feeling pretty low on Mondays.
Down (Keyifsiz)
I am just feeling down today without any reason.
Stricken (Istırap Çeken)
She was stricken when her husband passed away all of a sudden.
Hurt (Kalbi Kırılmış)
He was hurt when his teacher told him he has no talent in art.
WHAT ELSE?
Başka nasıl hissediyor olabiliriz? Şaşırmış, kafası karışmış, düşünceli… İşte işinize yarayabilecek bazı ‘hisler’…
Baffled (Afallamış)
Sarah was baffled when she saw her ex-boyfriend in town.
Strange (Garip)
Alex had a strange feeling when he walked into the old church.
Indifferent (Kayıtsız)
I’m indifferent when it comes to where to eat.
Bored (Sıkılmış)
This movie could not make me more bored!
Pensive (Düşünceli)
Whenever I am on a train, I become very pensive.
Lonely (Yalnız)
Shelley started to feel very lonely after her kids moved out of the house.
Jealous (Kıskanmış)
Lily is jealous of her friend for going to Europe this winter.
Scared (Korkmuş)
I got so scared when I heard a sudden noise in the house!
Daha fazla kelimeyi ana dili İngilizce olan eğitmenlerden öğrenmek ve bu kelimeleri akıcı şekilde İngilizce konuşurken kullanabilmek için size Cambly’yi deneyin.