İngilizcede Sık Yapılan Hatalar Serisi – 2
Serimizin ikinci yazısında çok karıştırılan meet/know ve say/tell fiilerini inceleyeceğiz.
Meet/Know
Meet’in iki anlamı bulunur.
- Biriyle ilk tanışma için kullanılır:
“I met him last year.” (Onunla geçen yıl tanıştım.)
“I’m pleased to meet you.” (Sizinle tanıştığıma memnun oldum.)
“Come on. Let’s meet your new family.” (Gel, yeni ailenle tanış.)

- Tandığınız biriyle buluşmak için kullanılır:
“I’m meeting up with friends from high school.”(Liseden arkadaşlarla buluşacağım.)
“I have to take care of something and then I’ll meet you there.” (Bir şey halletmem gerekiyor. Ardından sizinle orada buluşacağım.)
“My friend wants to meet you for coffee to help you with the application process.” (Arkadaşım, başvuru sürecinde sana yardımcı olmak adına seninle buluşup bir kahve içmek istiyor.)
Know’un da iki farklı kullanımı mevcuttur.
- Bilgi, tecrübe ve vasıfları ifade etmek için kullanılır:
“She knows everything about music instruments.”(Müzik aletleri hakkında her şeyi biliyor.)
“You can know everything in the world and still make bad decisions.” (Dünyadaki her şeyi bilebilir ve yine de kötü kararlar alabilirsiniz.)
- İnsanları tanımak anlamında kullanılır:
“Do you know Hasan? He works at the same department as you.” (Hasan’ı tanıyor musun? Seninle aynı departmanda çalışıyor. )
“No, I don’t know him.” (Hayır, tanımıyorum.)
“We barely know each other.”(Birbirimizi çok az tanıyoruz.)
“I don’t know her that well.”(Onu o kadar da iyi tanımıyorum.)

Biriyle ilk kez tanışmayı ifade etmek için “know” kullanılmaz.
YANLIŞ: I knew her last week.
DOĞRU: I met her last week.
Öğrendiklerinizi yapay zeka destekli Cambly AI ile ücretsiz ve sınırsız İngilizce pratik yaparak pekiştirin! Hemen başlayın!
Say/Tell
Tell: to give information to a person (bir kişiye bilgi vermek)
Tell kullanımında bilginin bir kişiye verildiği detayı aktarıldığı için tell arkasından mutlaka bir kişi gelir: me, you, him, her, us, them, the driver, Jane etc.
“I told him to clean the house.”(Ona evi toplamasını söyledim.)
“I told you not to give my number to anyone.”(Telefonumu kimseye vermemeni söylemiştim.)
“I wish you had told me.”(Keşke bana söyleseydin.)
“I told you there was nothing going on between us.”(Aramızda hiçbir şey olmadığını sana söylemiştim.)

Say ile şu kalıpları kullanabiliriz:
- Say (something):
“He said that.”(Bunu o söyledi.)
“Alex said nothing but his friend was mad at him anyways.”(Alex hiçbir şey demedi ama arkadaşı yine de ona kızgındı.)
- Say that (something):
“He said that his new car is awesome.”(Yeni arabasının harika olduğunu söyledi.)
“Daddy says that I look just like mom.”(Babam, aynı anneme benzediğimi söylüyor.)

- Say (something) to (a person):
“What did your parents say to you when you skipped class?”(Okuldan kaçtığında ebeveynlerin sana ne dedi?)
“I won’t say anything to John about this subject.”(Bu konuda John’a bir şey söylemeyeceğim)
- (something) a person said:
“Nice to meet you,“ she said. (“Tanıştığımıza memnun oldum.” dedi.)
“It’s wonderful!” said Dorothy. (“Harika!” dedi Dorothy.)
Unutmayın, bir şey söylemek için say, birine bir şey söylemek için tell kullanılır.
YANLIŞ: I said her that I was coming.
DOĞRU: I told her that I was coming.
DOĞRU: I said that I was coming.
En yakın zamanda serimizin yeni yazısında görüşmek üzere!
Bu yazıya da göz atın;
Good