Serimizin bu yazısında ana dili İngilizce olan kişilerin bile günlük kullanımda karıştırdıkları “worse” ve “worst” kullanımlarını inceleyeceğiz.
Bu yazıdan sonra aradaki farkı ve kullanım alanlarını açık bir şekilde anlamış olacağınızı umuyoruz! 🙂
WORSE
Worse bir karşılaştırma sıfatıdır. İki farklı şeyi karşılaştırmak için kullanılır:
- The second movie was worse than the first one. (İkinci film ilkinde daha kötüydü.)
- Lying to someone is worse than hiding something from them. (Birine yalan söylemek, ondan bir şey saklamaktan daha kötüdür.)
- Her previous job was horrible, but her current one is worse. (Önceki işi çok kötüydü ama yeni işi daha da kötü.)
- I was already sick, and after going out in the snow I got even worse. (Zaten hastaydım, karda dışarıya çıkınca daha da kötü oldum.)
- His grades at school has gotten worse over the past few months. (Okuldaki notları son aylarda daha da kötüye gitti.)
“Bir şeye başlayıp başarısız olmaktan daha kötü olan şey yeni bir şeye başlamamaktır.
Worse genelde şu kalıplarla kullanılır:
- A is worse than B. (A, B’den daha kötüdür.)
- A is bad, and B is worse. (A kötüdür. B, daha da kötüdür.)
- Something is getting worse. (Bir şeyin önceki halinden daha kötüye gidiyor olması.)
Daha kötü olan şeye vurgu yapmak için even worse kullanımından yararlanabiliriz.
Worse içeren günlük kullanımlara birkaç örnek:
It could be worse. (Bu durum çok kötü değil, daha da kötü olabilirdi.)
- My roommate is kind of messy, but it could be worse. At least she cleans up sometimes. (Oda arkadaşım biraz dağınık ama daha kötü de olabilirdi. En azından bazen temizlik yapıyor.)
“Daha kötüsü olabilirdi. Bunu hatırla ve hayatına devam et. “
Be worse off (Daha kötü bir durumda olmak.)
- No matter how bad things are, there’s always someone worse off than you. (İşler ne kadar kötüye giderse gitsin, her zaman senden daha kötü durumda olan birileri vardır.)
For better or worse (Durum her ne olursa olsun, iyi ya da kötü)
- We promised to stay married for better or worse. (İyi günde ve kötü günde evli kalmaya söz verdik.)
WORST
Worst üstünlük belirten bir sıfattır. Birden fazla şeyi karşılaştırmak ve bunlar arasındaki en kötüyü belirtmek için kullanılır.
- He is the worst student I had so far. (Benim bugüne kadarki en kötü öğrencim.)
- That’s the worst idea I’ve ever heard. (Bu, bugüne kadar duyduğum en kötü fikir.)
- This was the worst tornado in history. (Bu, tarihteki en kötü kasırgaydı.)
Worst’ten önce the kullanmayı unutmayalım! The worst! Bu çok sık yapılan bir yanlıştır:
Yanlış: He is worst student I had so far.
Doğru: He is the worst student I have had so far.
Geçmiş deneyimlerden bahsederken the worst şu kalıpla kullanılır:
It’s the worst (thing) I’ve ever (verb in past participle)
That’s the worst idea I’ve ever heard.
The worst içeren günlük kullanımlara birkaç örnek:
Worst of all (Birçok kötü şeyin içinde en kötüsü)
- There was traffic and missed the flight. Worst of all, the next flight was no sooner than 8 hours. (Trafik vardı ve uçuşu kaçırdık. Daha da kötüsü, bir sonraki uçuş 8 saat sonraydı.)
If worse comes to worst (En kötüsü yaşanırsa, en kötü ihtimalle.)
- If worse comes to worst, you can always ask me for help. (İşler hepten kötüleşirse, her zaman yardımımı isteyebilirsin.)
To want something in the worst way (Bir şeyi çok fazla istemek)
- I have been working for 2 years without any break. I want to go on vacation in the worst way. (2 yıldır hiç ara vermeden çalışıyorum. Tatile gitmeyi gerçekten çok istiyorum.)
Worse ve Worst Telaffuzu
Worse, ss sesiyle, worst ise st sesiyle sonlanıyor. Ancak günlük konuşmada worst’ün sonundaki t konuşurken duyulmayabiliyor ve kulağa worse gibi gelebiliyor.
Bu gibi durumlarda karşınızdaki kişinin worse mü yoksa worst mü dediğini anlamanın en kolay yolu kullanılan cümlenin yapısına dikkat etmektir. Eğer kişi bir şeyin diğerinden daha kötü olduğunu belirtiyorsa worse, eğer bir şeyin kalan her şeyden kötü olduğunu belirtiyorsa worst kullanmaktadır.
Öğrendiklerinizi yapay zeka destekli Cambly AI ücretsiz derslerinde pekiştirin! Hemen tıklayın!
Read Next
