İngilizcenizi Geliştirecek 5 Netflix Belgesel Serisi
Belli konular üzerine yapılan araştırmaların kronolojik bir düzen içerisinde toparlanıp seyirciye aktarılmasıyla oluşturulan sinema çeşidine belgesel denir. Belgesel izlemek genel kültürünüzü ve bilgi düzeyinizi artırır.
Gerçek tarihe, bilime ve araştırmalara dayalı bu yapımları izlemeyi seviyor musunuz?
O zaman bunları bir de orijinal diliyle seyrederek entelektüel kişiliğinizi daha üst seviyelere taşırken aynı anda yabancı dilinizi de geliştirebilirsiniz. Yeni nesil televizyon anlayışı olan Netflix birçok farklı kategorideki zengin ve kaliteli belgesel arşivi ile yanınızda. İşte İngilizcenizi geliştirecek Netflix belgesel serileri…
İngilizce belgeseller izleyerek anlama ve konuşma becerilerinizin gelişmesine katkı sağlayacağınız kesin ancak yeterli düzeyde değil. Artık kendinize yatırım yapmanın zamanı geldi. Cambly’ye üye olun ve online İngilizce konuşma pratiği yaparak sular seller gibi İngilizce konuşun. Üstelik yapay zeka destekli İngilizce öğrenme asistanı Cambly AI ile pratik yapmak ücretsiz ve sınırsız! Hemen deneyin!
Our Planet (Gezegenimiz)
Tür: Bilim ve Doğa Belgeseli
Ailece izleyebileceğiniz güzel bir bilim doğa belgeselidir. 8 bölümden oluşan seri farklı konu alanlarıyla doğa severlere ilham verecek, izleyicilerde farkındalık uyandıracak. İster serinin tamamını bir çırpıda izleyin ister aşağıdaki başlıklar altında kategorize edilmiş bölümler arasından ilgi alanınız olan konuları seçerek ekran başına geçin.
- One Planet (Tek Gezegen): Gezegenimizdeki canlı çeşitliliğini okyanuslardan çöllere uzanacak genişlikte anlatıyor.
- Frozen Worlds (Donmuş Dünyalar): İklim değişikliğinden birincil derecede etkilenecek olan kutupları konu alıyor. Küresel ısınmadan etkilenen kutup ayıları, foklar, penguenler ve daha birçok canlının habitatlarının nasıl bir tehlike altında olduğuna dikkat çekiyor.
- Jungles (Yağmur Ormanları): Tropikal ormanlar ve yağmur ormanlarını içerisinde yaşayan sayısız farklı canlı türüyle birlikte ele alıyor.
- Coastal Seas (Sığ denizler): Deniz canlıların %90’ının sığ sularda yaşadığını biliyor muydunuz? Bu belgesel ile öğrenecek ve hayrete düşeceksiniz.
- From Deserts to Grasslands (Çöllerden Çayırlara): Yiyecek ve su arayışındaki çöl fillerinden çayırlarda yayılan bizonlara kadar bu ekosistemlerde yaşayan birçok canlının yaşam mücadelesini konu alıyor.
- The High Seas (Açık Denizler): Bu bölümde derin ve karanlık sularda yaşayan çok sayıda tehlikeli ve tuhaf canlıyla belki ilk defa tanışacaksınız.
- Fresh Water (Tatlı Sular): Hücrelerinin %90’ı su olan canlılar için tatlı suyun hayati önemini hatırlatıyor. Kullanılabilir suyun tüm dünyada ne kadar kısıtlı olduğunu ve her geçen gün daha da büyüyen tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor.
- Forests (Mevsimlik Ormanlar): Mevsimlik ormanlarda yaşayan canlıların nasıl da birbiriyle doğrudan ilişkili olduğunu konu alıyor. Ekosistemde yer alan en basit yapılı canlının bile doğanın dengesindeki önemine dikkat çekiyor.
Bizlere ekosistemdeki yerimizi hatırlatan yapım; yaşam şeklimizin Dünya’ya neler yaptığını, ekolojik dengeyi korumak adına aslında neler yapmamız gerektiğini anlatıyor. Dünya’nın sadece biz İnsanlara hizmet etmek için var olmadığını, bizim de diğer canlılar gibi ekosistemin sadece bir parçası olduğumuzu gösteriyor. Bu seri ile dünya üzerinde yaşayan birçok canlının İngilizce anlamını öğreneceğiniz ve seriyi tamamladığınızda kelime telaffuzu konusunda ilerleme kaydedeceğiniz kesin.
The Story of God with Morgan Freeman (Morgan Freeman ile İnancın Hikâyesi)
Tür: Sosyal ve Kültürel Belgesel
Morgan Freeman’ın etkileyici ses tonu ve akıcı İngilizcesiyle yabancı dilinizi geliştirecek güzel bir belgesel daha: The Story of God. Tanrı inancının binlerce yıllık tarihini ve farklı coğrafyaların etkisiyle nasıl evrildiğini, tanrının kimliğinin binlerce yılda nasıl değiştiğini anlatan güzel bir belgesel. Empati kurmayı, farklı din ve kültürleri anlamayı kolaylaştıran etkileyici bir yapım.
Tek tanrılı inançlardan Hindular gibi binlerce tanrılı inançlara kadar yapılan yolculukta insanların kendi inançları çerçevesinde tanrıları ile nasıl temasa geçtiklerinin öyküsü samimi bir dille anlatılıyor. 2 sezon ve toplamda 9 bölümden oluşan bu seri size masal gibi gelecek. Dingin anlatımı, tüm bölümleri orijinal diliyle yorulmadan izlemenize, izlediğinizi anlamanıza olanak sağlayacak.
Roman Empire (Roma İmparatorluğu)
Tür: Tarih Belgeseli
Tarih severler, İngilizcenizi geliştirecek belgesel serisi arıyorsanız Roman Empire tam size göre. Çünkü Roma tarihi yazılı tarihten bile öncesine dayanıyor. Geçmişiyle, krallarıyla, savaşlarıyla nice filmlere konu olmuş görkemli Roma tarihini bir de bu belgeselden izlemelisiniz.
Roman Empire 3 sezondan oluşuyor. Her sezonu; aldığı kararlar, seçtiği yaşam şekli ve kazandığı başarılarla en çok ses getiren ve dillerden düşmeyen 3 büyük Roma hükümdarının hayatını anlatıyor. Bu meşhur İmparatorlar kim mi? Buyurun birlikte bakalım;
- Caligula: The Mad Emperor (Çılgın İmparator)
Babasını ölümünün ardında tahta geçen Caligula ilk yıllarda başarılı bir İmparatordu. Ancak bir hastalık nedeniyle aklı sürekli bulanmaya başlar. Kendisinden sonra tahta geçecek başka bir varis olmadığı için kendi kanından bir varis yaratmak için kız kardeşleriyle ilişkiye girer. 1. sezon; zamanla paranoya ve hovardalıklarıyla ülkeyi karmaşaya sürükleyen, “gelmiş geçmiş en kötü hükümdar” unvanıyla anılan Caligula’nın hayatını anlatıyor. - Julius Caesar: Master of Rome (Jül Sezar: Roma’nın Ustası)
Serinin 2. sezonu, Galya seferinden sonra iktidarı ele alan güçlü hükümdar Jül Sezar’ın hayatını anlatıyor. Ama bu öyle sıradan bir hikâye değil; Sezar’ın Mısır Kraliçesi Kleopatra ile kurduğu ittifaka ve yine Kleopatra ile yaşadığı büyük aşka, kazandığı büyük zaferlere kadar tarihe yön veren birçok olayı da başarıyla konu alıyor. - Commodus: Reign of Blood (Komodus: Kanın Saltanatı)
Commodus’un tahta geçişini ablası dahil büyük bir kesim desteklemez. Ablasının darbe girişimini başarıyla bastırsa da devlet işlerini pek sevmez. Büyük tahıl kıtlığı ile birlikte devlet işleri de kızışmaya başlar. Ardından Commodus Roma’yı birleştirme niyetiyle gladyatör yetiştirmeye karar verir. İşte Roma’nın kanlı gladyatör dövüşleri de böylece tarih sahnelerine çıkar. Kesinlikle izlemeye değer.
Rotten (Gıda Suçları)
Tür: Bilim ve Doğa
Günlük hayatta tükettiğimiz temel besinlerin ticari kazanç kaygısıyla nasıl değişimler geçirdiğini, daha fazla ürün elde edebilmek için besinlerin doğal içeriğine neler yapıldığını anlatan güzel bir belgesel. Yapımın 2 sezon ve toplamda 12 bölümüne Netflix ile erişebilirsiniz. Bölümleri orijinal diliyle alt yazısız ya da İngilizce alt yazılı olarak izleyip yabancı dilinizi geliştirmek çok kolay.
Bölümler; Bal sektöründen hazır sulara, son yıllarda çok moda olan avokadodan şarap üretimine, yer fıstığından tavuklara mutfağımıza giren ve afiyetle tükettiğimiz birçok besinin gıda endüstrisindeki karanlık yüzünü konu alıyor.
Gıda suçları ile yalnız İngilizcenizi geliştirmekle kalmayacak, besinlerin insan sağlığını olumsuz etkileyecek düzeydeki global değişimi konusunda farkındalık kazanacak, ekosistemin o muhteşem dengesine ve doğaya bir kez daha saygı duyacaksınız.
The Genius of the Modern World (Modern Dünya’nın Dâhisi)
Tür: Biyografik Belgesel
İngilizcenizi geliştirmek ve İngiliz aksanını öğrenmek için güzel bir Britanya yapımı. Başarılı tarihçi Bettany Hughes; Friedrich Nietzsche, Karl Marx ve Sigmund Freud gibi isimlerin hayatlarını ve onları modern Dünya’nın dâhisi yapan eserlerini inceliyor. Yaptığı araştırmalar sonucu bu eserlerin şekillenmesinde rol alan çevresel ortamları, olayları ve kişileri de etkileriyle birlikte yorumluyor.
Seri 3 bölümden oluşuyor ve her bir bölüm bir dâhiyi inceliyor. İngilizcenizi geliştirirken entelektüel bilgi birikiminizi de artırmak için güzel bir fırsat.
İngilizcenizi geliştirecek belgesel serilerinin yanında bir de tek bölümden oluşan bir belgesel tavsiyemiz olacak;
Minimalism: A Documentary About the Important Things (Minimalizm: Önemli Şeylere Dair Bir Belgesel)
Tür: Sosyal ve Kültürel Belgesel, Doğa ve Ekoloji Temalı Belgesel
O çok beğendiğimiz markanın kazakları indirime girdiğinde “%70 indirimde! Baksana 500 TL’den 150 TL’ye düşmüş! Hem zaten ihtiyacım da vardı.” benzeri cümleler kurduğumuz oluyor değil mi?
Bu şekilde kendimizi ihtiyaç olduğuna inandırdığımız şeyleri düşünmeden satın alıyoruz. Satın aldığımız birçok şey gerçekten bir ihtiyaç mı? 200 metrekarelik evin gün içerisinde aslında kaç metrekaresini kullanıyoruz. Salondaki biblolar ve tablolar, makyaj çantamızdaki 8 renk ruj, dolaptaki 5 çift bot, mutfaktaki 2 set tencere takımı… Bunlar gerçekten ihtiyaç mıydı?
8 renk rujdan hep 1’ini kullandığınızı, 2 takım tencereden genellikle 2 tanesiyle yemek yaptığınızı daha önce fark ettiniz mi? Fark etmediyseniz bu belgesel ile kazanacağınız farkındalık hem aile ekonomisine hem de ekosisteme ciddi bir katkı sağlayacak.
Minimalizm, hayatımızda çok önemli gibi görünen eşyaların aslında çok da önemli olmadığını vurguluyor. Bu belgeselde çevresini gereksiz nesnelerden arındırıp minimalist yaşamı seçen insanlar, deneyimlerini paylaşıyor. Gereksiz kalabalıktan kurtularak nasıl daha az yorulduklarını, daha az para harcadıklarını ve daha mutlu olduklarını anlatıyorlar.
Herkesin mutlaka izlemesi gerek. Artık eşyaya para harcamak yerine asıl yatırımı bilgi birikimi ve genel kültürümüzü artırmak için kendimize yapmamız gerektiğinin farkına varmanın zamanı geldi.