İngilizcenizi Geliştirecek 6 Alt Yazılı Müzikal Film
Sinema dünyasının farklı seçeneklerden oluşan oldukça geniş bir film yelpazesi var. Aklınıza ilk gelen film türlerini saymanız istense hemen aksiyon, dram, gerilim, komedi, bilim kurgu diye sıralamaya başlarsınız muhakkak.Ancak öyle bir tür var ki, müptelası çok olsa da birçok kişi tarafından kolay kolay hatırlanmıyor, hatta üzücü fakat bazıları çekici dahi bulmuyor.
Oysa ki, eğlenceli görsel şölenleri, dansları, kıyafetleri ve akıllara kazınan müzikleri ile müzikal filmler hem film keyfinizi ikiye katlamanın en basit yolu hem de yabancı dil alıştırması yapmak için oldukça kullanışlı bir seçenek.Çünkü İngilizce alt yazılı müzikal film kategorisi ile pratik yapabilmeniz kesinlikle çok kolay.
Orijinal alt yazıdan sözleri takip ederken bir taraftan tekrar edebilir, diğer taraftan kelimelerin söyleniş ve kullanış biçimlerini öğrenebilirsiniz.
1. Grease – Gres
Listemize müzikal filmler denince akla ilk gelen eserlerden biri ile başlıyoruz. 1978 yapımı bir klasik, Grease.
Filmimiz 1950’li yıllarda geçiyor ve o dönemin atmosferini seyirciye çok iyi yansıtıyor. Başrollerinde ise John Travolta ve Olivia Newton-John bulunmakta.
Konusu: Sandy (Olivia Newton-John) ve Danny (John Travolta), unutulmaz bir yaz aşkı yaşar, ancak okulların başlaması ile birlikte ayrılırlar. Okulun ilk günü her ikisi de arkadaşlarına yazın yaşadığı bu unutulmaz aşkı anlatırken Sandy ve Danny aynı okulda karşılaşır. Sandy de Danny’nin okuluna başlamıştır. Danny, okulunda T-Birds adında bir çetenin lideri konumundadır ve arkadaşlarının gözünde bir imajı vardır. Bu nedenle Sandy’ye hiç yazın davrandığı gibi romantik ve duyarlı davranışlarda bulunmaz. Film, Sandy ve Danny’nin ilişkisini ve ikilinin başından geçenleri müzikal bir dilde anlatıyor.
50’lerin dans figürleri, günümüze kadar ulaşan ve hâlâ popülerliğini koruyan, müzikleri ve eğlenceli koreografileri ile Grease hem romantik hem de kıpır kıpır bir gençlik komedi filmi. Rock’n’roll sevenler kesinlikle izlemeli.
2. The Phantom of the Opera – Operadaki Hayalet
Operadaki Hayalet, ilki 1925 yılında olmak üzere farklı zamanlarda çekilmiş yapımları bulunan bir film. Sonuncusu 2004 yılında çekilip 2006’da vizyona giren başrollerini Gerard Butler, Emmy Rossum Patrick Wilson’nun paylaştığı bir opera şaheseri.
Konusu: Paris Opera Binası’nın mahzeninde yüzü çirkin olduğu için insanlardan uzaklaşmış bir müzik dehası yaşamaktadır. Herkesin Phantom (Gerard Butler) olarak bildiği bu hayalet, operanın koro danscısı Christine’e (Emmy Rossum) gizli gizli müzik dersleri verir. Bir gün, gösterime çıkacak olan bir operanın baş sopranosu aniden ayrılınca yapımcılar çaresiz kalarak Christine’i sahneye çıkarırlar. Christine, operadaki performansıyla herkesi kendine hayran bırakır. Bu sırada Christine’nin çocukluk aşkı Raoul (Patrick Wilson) meydana çıkar ve ikilinin arasında tekrar bir yakınlaşma olur. Ancak Phantom Christine’e fazlasıyla bağlanmıştır ve bu ikilinin bir araya gelmesine göz yummayacaktır. Kıskançlık ve tutku, tüm operayı derinden etkileyecektir.
The Phantom of the Opera, bir aşk üçgeninin üzerine kurulu olan konusu ile romantizmi işlerken karakterlerin yaşadıklarını da oldukça dramatik bir şekilde yansıtıyor. Ünlü bestecisi Andrew Lloyd Webber tarafından Gaston Leroux’un aynı adlı romanından sahneye uyarlanan bu müzikal, yine besteci tarafından beyaz perdeye uyarlanmış. Operanın şarkıları ise tam bir İngilizce alıştırma kaynağı.
3. Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street – Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytani Berberi
Eli usturalı bir katilin müzikali olur mu? Başrolünde Johnny Depp varsa hem de nasıl olur.
Konusu: İngiltere’de berberlik yaparak karısı ve kızıyla mutlu bir yaşam süren Benjamin Barker’ın (Johnny Depp) tüm hayatı, Yargıç Turpin’in karısına göz koymasıyla tamamen değişir. İftiraya uğrar, hapse atılır ve sürgüne gönderilir.
Yıllar sonra geri döndüğünde intikam ateşiyle yanar ve ‘Sweeney Todd’ takma adını kullanarak tekrar berberlik yapmaya başlar. Amacı kendisine ve ailesine bunu yaşatanları bulmak ve cezalandırmaktır. Döndüğünde Bayan Lovett (Helena Bonham Carter) da kendisine yardım eder. Alt katını pastane olarak işlettiği yerin üst katını Benjamin Barker’a verir ve onun suç ortağı olur. Sweeney Todd’un öldürdüğü insanların cesetlerini turta yaparak tüm İngiltere’ye sunar.
Sweeney Todd, 1936’da Broadway müzikali olarak oynanmış olsa da 2008 yılında Tim Burton’un yönetmen koltuğuna oturmasıyla ve Johnny Depp’in kusursuz oyunculuğuyla mutlaka izlenmesi gereken yapımlar arasında yerini alıyor.
4. La La Land – Aşıklar Şehri
Listemize keyifli, bol dans ve aşk dolu bir müzikal ile devam ediyoruz: La La Land…
2016 yapımı romantik bir film olan Aşıklar Şehri, Ryan Gosling ve Emma Stone’nun başrolleri ile karşımıza çıkıyor.
Konusu: Mia (Emma Stone) ve Sebastian (Ryan Gosling) hayallerinin peşinde koşan iki tutkulu gençtir, ancak hayat bir türlü onların hayallerine giden yolun kapısını aralamaz. Mia, sürekli oyunculuk seçmelerine katılarak kendine bir rol bulmaya çalışırken Sebastian ise geleneksel caz müziğini icra edebileceği bir kulüp açma hayalindedir. Fakat ikisi de bu isteklerinden fersah fersah uzaktadır. İkilinin bir gün yolları kesişir, aralarında bir bağ oluşmaya başlar ve birbirlerine aşık olurlar. Bu aşkın mucizesi, Mia ve Sebastian’ın hayatında pozitif bir etki yaratmasıdır.
La La Land, tam 6 dalda Oscar ödülü sahibi bir Hollywood masalı. Kahramanlarımızın yaşadığı romantik aşk hikayesinin müzikal hâli görülmeye değer.
5. Singin’ in the Rain – Yağmur Altında
‘I’m singing in the rain, just singin’ in the rain..’ nakaratını ara sıra diline dolamayanınız ya da şu ünlü yağmur altında şemsiye ile direğe tutunarak yapılan dansı hatırlamayanınız var mı?
Singin’ in the Rain için ‘müzikal filmlerin atası sayılır’ desek yanlış olmaz. 1952 yapımı bir Amerikan komedi filmi olan yapımın başrollerini Gene Kelly, Donald O’Conner ve Debbie Reynolds paylaşıyor.
Konusu: Hollywood filmlerinin sessiz filmden sesli versiyona geçiş dönemidir. Don Lockwood (Gene Kelly) ve Cosmo Brown (Donald O’Conner) iki iyi arkadaştır. Don dublörlükten sinema oyunculuğuna yükselir. Bu arada hayatının aşkı olan Kathy Selden (Debbie Reynolds) ile tanışır. Ancak başarılı olmasına rağmen sesli filmlere geçişle birlikte kötü sesi yüzünden sıkıntı yaşayan rol arkadaşı Lina Lamont (Jean Hagens), Don Lockwood’u kendisi için istemektedir.
Gene Kelly, müzikaldeki koreografileri hazırlamakla kalmamış aynı zamanda yönetmen koltuğunu da Stanley Donen ile birlikte paylaşmış. Yapım, dönemin akıcı dilini başarılı bir şekilde yansıtan keyifli bir komedi.
6. Corpse Bride – Ölü Gelin
Listemizin son filmi, yine Tim Burton imzası taşıyor. Corpse Bride, animasyon ve fantastik türü müzikal bir temayla ekrana yansıtan bir yapım.
Konusu: Filmin konusu 1800’lü yıllarda geçiyor. Victor Van Dort ve Victoria Everglot isimli iki genç nişanlıdır ve evlenmek üzeredir. Ancak Victor, kendisini evliliğe pek hazır hissetmez. Kendi kendine yüzük provası yaptığı bir gün yanlışlıkla ölü bir gelinin parmağına yüzük takar ve kendini onunla evlenmiş olarak ‘Ölüler Diyarı’ denilen yerde bulur. Bu yer, her ne kadar gerçek dünyaya göre çok daha eğlenceli bir yer olsa da Victor’un geri dönmesi gerekir. Peki ortada iki gelin ve sadece bir damat varken işler nasıl düzelecektir? Victor ve Victoria’nın başından geçenlerin ve talihsiz Ölü Gelin’in dramatik hikâyesini eğlenceli bir müzikalle izliyoruz.
Ölü Gelin’in başrol seslendirmelerini, Tim Burton’un filmlerinde vazgeçemediği ünlü oyuncu Johnny Depp ile beraber yine Sweeney Todd’dan Johhny Depp’in rol arkadaşı olan Helena Bonham Carter üstleniyor. Tim Burton tarzını sevenler, müzikal türde bu yapıma da mutlaka bir şans vermeli.
İngilizcenizi Bir Üst Seviyeye Taşımak için Cambly!
Dizi ve film izleyerek İngilizce pratiği yapmak, çalışmaların en keyiflisi. Ama bazı zamanlarda profesyonel bir yardıma ihtiyaç duymanız da kaçınılmaz olabilir.
Tüm sorularınızı sorabileceğiniz, İngilizce yazma, konuşma, dinleme ve anlama yetilerinizi geliştirebileceğiniz, kısacası yabancı dilinizi en aktif şekilde kullanabilmenize yardımcı olacak bir uygulama olan Cambly, aradığınız profesyonel desteğin tam da kendisi.
Cambly’de Ne Var?
Cambly; yeni nesil İngilizce kursu. Ana dili İngilizce olan İngiliz ve Amerikan eğitmenlerden oluşan uzman bir kadroya sahip. Yerinizden kalkmadan, yollara düşmeden, trafik çekmeden ve en önemlisi kalabalık kurs sınıflarında kaybolmadan yabancı dil öğrenebileceğiniz bir platform. Üstelik bunu internet üzerinden online olarak yapıyor. Tüm bu avantajları sayesinde dilediğiniz zaman dilediğiniz yerde eğitmeniniz ile bire bir özel ders yapabiliyorsunuz.
Online videolu görüşme şeklinde gerçekleşen derslerin gün ve saatini kişisel takviminize göre belirleyebilir, sizin ve eğitmeninizin müsait olduğu zamanlarda randevu oluşturarak rahatlıkla İngilizce çalışabilirsiniz. Hatta eğitmeniniz ile İngilizce alt yazılı müzikal film kategorisi üzerine bir sohbet dahi yapabilirsiniz. Bunun için hiç vakit kaybetmeden İngilizce pratik yap butonuna tıklamanız yeterli.
Siz de Cambly ile dil öğrenmenin kolaylığını deneyerek görün. ‘blog100’ kodunu kullanarak 10 dakikalık ücretsiz deneme dersimize katılın ve İngilizceyi kökten halletmek için ilk adımı atın.