İngilizcenizi Geliştirecek 7 Alt Yazılı Romantik Film
Yoğun bir iş gününün ardından, bir hafta sonu dışarda bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken veya sevdiklerinizle birlikteyken evde film izlemek gibisi yoktur. Hele ki romantik filmleri… Birçoğu, o duygu yüklü sahneleri ile bazen birkaç gün sersemletir bizi.
Peki duygusal, aşk dolu bir film izlerken yabancı dilinizi de geliştirmeye ne dersiniz?
Sonuçta eğlenceli, keyif aldığınız bir aktivite yaparken diğer yandan İngilizce pratiği yaparak bunu avantaja çevirebilirsiniz. İngilizce alt yazılı romantik film seçenekleri, bunun için biçilmiş kaftan. Çünkü romantik türlerde diyaloglar daha sakin ve anlaşılır ilerliyor, dolayısıyla takip etmesi daha kolay.
Hadi dilinizi bir üst seviyeye taşımaya yardımcı olacak romantik filmler listemize birlikte göz atalım.
Kazablanka – Casablanca
Listemize kült bir filmle başlıyoruz, Casablanca.
1943’te yayınlanmış romantizm, dram ve savaşı konu alan, döneme damgasını vurmuş bir başyapıt. Üstelik 3 ayrı dalda Oscar sahibi. Casablanca, romantik filmlerin en eskilerinden.
Konusu: Hitler’den kaçan Victor, önce Casablanca’ya oradan da Amerika’ya iltica etme düşüncesindedir. Casablanca’ya eşi Ilsa ile giden Victor oranın en gözde mekanlarından biri olan Rick’in barına gider. Victor’un Amerikaya ilticasını sağlayacak kişi olan Rick ise aynı zamanda karısı Ilsa’nın eski aşkıdır, ancak Victor beyimizin durumdan haberi yoktur.
Rick, eski aşkının kocasına yardım edecek mi? Yoksa onu ele mi verecek?
Film savaş konulu olsa da o dönemin konuşma tarzını ve sadeliğini diyaloglarda çok net gösteriyor. İngilizce alt yazılı olarak izleyerek güzel bir alıştırma yapılabilir.
Not Defteri – The Notebook
Yayınlandığı dönemde herkesin dilinden düşürmediği, günümüzde de hala en iyi romantik filmler kategorisinde ilk sıralarda yer alan The Notebook, Duke’un sararmış defterinde yer alan bir aşk hikayesini çevresindekilere okumasıyla başlar. Bu aşk hikayesi, 1940’lı yıllarda Güney Carolina’da Seabrook Adası’nda geçer.
Konusu: Yaz tatili için ailesiyle birlikte Seabrook Adası’na gelen 17 yaşındaki Allie, burada sakin bir tatil yapacağını düşünürken bir karnavalda Noah isimli genç ile tanışır. Noah ve Allie, harika bir yaz tatili geçirir. İkili, aralarında sınıfsal farklılıklar olmasına karşın birbirlerine hissettikleri aşkın her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünür. Ta ki 2. Dünya Savaşı’nın kızıştığı döneme kadar.
Aşıklarımız bir şekilde ayrılmak zorunda kalır. Noah savaştan döndüğünde ise gördüğü manzara karşısında şok olur. Allie, gönüllü olarak çalıştığı hastanede doktor olan Lon ile evlenmek üzeredir.
Rachel McAdams ve Ryan Gosling’in başrollerini paylaştığı film, 40’lı yılların atmosferini ve dilini oldukça başarılı bir şekilde yansıtıyor.
50 İlk Öpücük – 50 First Dates
Sırada, romantik olduğu kadar güldüren de bir yapım var. 50 First Dates, Türkçeye çevrimi ile 50 İlk Öpücük, Hawai’de yaşayan, veterinerlik yapan ve oldukça hovarda Henry Roth’un Lucy ile karşılaşması üzerine yaşananları konu alıyor.
Konusu: Diğer kadınlarla yaşadığı gibi Lucy ile de tek günlük bir ilişki yaşayacağını düşünen Henry, Lucy ile gerçekten de bir günlük ilişki yaşamaktadır. Çünkü Lucy’nin nörolojik bir rahatsızlık nedeniyle uyuduktan sonra hafızası silinmekte ve bir önceki günü hatırlamamaktadır.
Bu durum Henry Roth gibi bir adamı bir aşk girdabına sokar. Ancak işi çok zordur. Sevdiği kadına kendisini her gün tanıtmak ve aşık etmek zorundadır. Bir de bu duruma karşı çıkan Lucy’nin babası ve çevresi, Henry’nin işini daha da zorlaştırır.
Adam Sandler ve Drew Barrymore’un başrollerini paylaştığı filmimiz orta-ileri seviye İngilizcesinin pasını gidermek isteyenler için güzel bir alternatif.
Gurur ve Önyargı – Pride and Prejudice
Pride and Prejudice, 18.yüzyılda İngiltere’de yaşayan 5 kız kardeşten biri olan Elizabeth’i ve onun aşka bakış açısını anlatıyor.
Konusu: Elizabeth’in annesi, kızlarına geleceklerini güvence altına alacak bir eş bulmalarını ve evlenmelerini tembihler. Ancak zeki ve bir o kadarda neşeli biri olan Elizabeth (Keira Knightley) hayatını kendi istekleri doğrultusunda ve aşk dolu yaşamak istemektedir. Başına buyruk Elizabeth ile aşırı kontrollü Bay Darcy arasındaki ilişki, izleyenlere romantik anlar yaşatıyor.
Yapım tam bir İngiliz İngilizcesi örneği. 18. yüzyıl dönemine ait kurgusu sebebiyle günlük yaşantınızda pek karşınıza çıkmayacak yeni kelimeleri öğrenmenize yardımcı olarak kelime dağarcığınıza zenginlik katabilecek akıcı bir romantik film. Gün doğumundaki o karşılaşma sahnesi ile bizi bizden alıyor.
Cambly ile İngilizceyi Kökten Halledin
Yabancı dilinizi ihmal ettiğinizi düşünüp bir bilenden yardım almaya ihtiyaç duyuyor, evde kendi kendinize pratik yapıyorsanız ve biriken sorularınız varsa Cambly tek doğru adres!
Cambly ile ana dili İngilizce olan eğitmenlerden istediğiniz gün ve saate rezervasyon yaparak bire bir özel ders alabilirsiniz ya da çevrim içi bir eğitmeni arayarak pratiğe başlayabilirsiniz. Üstelik derslerinize online videolu görüşme şeklinde katılarak evinizde, koltukta otururken İngilizce çalışabilme fırsatınız var. Böylece zorlanmadan, yolda zaman harcamadan ve yorulmadan pratik yapabilir, gramer çalışabilir, yeni bilgiler edinebilirsiniz.
İngilizce alt yazılı romantik film listenizi bitirdiğinizde merak ettiklerinizi eğitmeniniz ile tartışabilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken ise, hemen pratik yap butonuna tıklamak. Sadece bir tıkla Cambly’nin avantajlı dünyasını keşfe çıkabilirsiniz.
Şimdi hiç vakit kaybetmeden ‘blog100’ kodunu kullanarak 10 dakikalık ücretsiz deneme dersimize katılın ve farkı kendi gözlerinizle görün. Yabancı dil seviyenizi geliştirerek İngilizcenizi aktif hâle getirmenin ve zorlanmadan İngilizce konuşmanın keyfini sürün.
Tiffany’de Kahvaltı – Breakfast at Tiffany’s
İngilizcenizi romantik film izleyerek geliştirebileceğiniz bir başka seçenek de Breakfast at Tiffany’s.
Konusu: Her erkeği kendisine aşık edebileceğini düşünen Holy, yaşadığı bir günlük ilişkilerden sonra Tiffany vitrini önünde sabah kahvaltısı yapmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Ancak bir gün sert bir kayaya çarpar. Karşı dairesine taşınan Paul’e karşı duygusal olarak bağlanır ve duyguları kısa bir süre sonra platonik aşka dönüşür.
Her ne kadar film içerisindeki konuşmalar seri olsa Audrey Hepburn’un oyunculuğu ve aşka bakış açısı filmi izlenmeye değer kılıyor.
P.S. I Love You – Not: Seni Seviyorum
Hem romantik hem duygusal hem de komik bir yapım var sırada, P.S. I Love You.
Konusu: Holly (Hilary Swank) ve Gerry (Gerard Butler) birbirine fazlasıyla bağlı evli ve mutlu bir çifttir. Ancak Gerry, amansız bir hastalığa yakalanır ve ölür. Holly için artık hayat anlamını yitirmiştir fakat eşini iyi tanıyan Gerry, onu bu durumdan kurtarmak için ölmeden önce Holly’nin eline farklı zamanlarda ulaşacak mektuplar yazar ve deyim yerindeyse onu tekrar hayata bağlamaya çalışır.
Duygu yüklü sonuyla ve çiftimizin yaşadığı dolu dizgin aşkı komedi unsurlarıyla harmanlamasıyla bu film, günümüz İngilizcesi için başarılı bir örnek.
Aşkın (500) Günü – (500) Days of Summer
Aşkı en iyi şekilde işlemiş filmlerden biri (500) Days of Summer.
Konusu: Kahramanımız Tom, aşka inanmayan bir kadın olan Summer’a ilk görüşte aşık olursa neler olur?
Aşkın ilk gününden son gününe kadar 500 günde yaşanan değişimi romantik-komedi tarzda izleyebileceğimiz yapım; betimlemeleri, yer yer felsefik cümleleri ve gündelik diliyle ister İngilizce alt yazılı ister alt yazısız izleyebileceğiniz bir seçenek.