İş Hayatında Kültürlerarası İletişim ve Karşınıza Çıkabilecek Bariyerler
1914 doğumlu Amerikalı antropolog Edward T. Hall, dönemin diğer antropologlarının aksine kültürü tek ve ayrı bir yaşam tarzı olarak görmüyor, bireylerin sahip olduğu perspektiflerin de etkileşimi etkilediğine inanıyordu. Hall’ın bakış açısı, kültüre olan yaklaşıma yeni bir soluk getirdi. Ona göre dikkate almamız gereken tek şey sadece ait olduğumuz kültür değil, aynı zamanda etkileşimde bulunduğumuz diğer kültürlerdi. Hall’ın çalışmaları çok daha kompleks olsa da “kültürlerarası iletişim” dediğimiz kavram kısaca böyle doğmuş oldu.
Kültürlerarası iletişim, Hall’ın fikirlerini kaleme aldığı yıllardan bu yana, akademik çalışmaların çizdiği çerçeveden sıyrılıp tüm hayatımızı etkileyen bir fenomen haline geldi. İş dünyası, bu fenomenin belki de en tesirli olduğu alanlardan biri. Terence Brake ve diğer yazarlar, Doing Business Internationally: The Guide to Cross-cultural Success adlı kitapta şu sözlere yer veriyor: “İş hayatının globalleştiği bir çağda, ortak bir pazarın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sadece ulusal sınırlar dahilinde iş yapmayı öngören geleneksel bakış açısı, dünyanın dört bir yanında gücünü kaybediyor.” Nitekim uluslararası etkileşimler de farklı kültürlerle karşı karşıya kalmayı kaçınılmaz kılıyor. Brake ve diğer yazarlar, bu global devrimin sadece büyük şirketler için değil aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmeler için de etkili olduğu görüşünde. Şirketiniz hangi büyüklükte olursa olsun, ulusal sınırların silindiği küresel marketlerde var olabilmeniz için kültürlerarası iletişimlerinizde bazı noktalara dikkat etmeniz gerek.
Karşınızdaki İnsanı Gözlemleyin
William Gudykunst ve Young Yun Kim, Communicating With Strangers: An Approach to Intercultural Communication adlı makalelerinde, aldığımız mesajı işlerken üç adımdan geçtiğimizi belirtiyor. Bu adımlar şu şekilde özetlenebilir:
Betimleme (gördüğümüz şey) 🡪 Yorumlama (gördüğümüzü düşündüğümüz şey) 🡪 Değerlendirme (vardığımız yargı)
Gudykunst ve Kim, bu sürecin ayırdında olmayan insanların, farklı kültürlere ait farklı davranış kalıplarıyla karşılaştığında betimleme aşamasını ihmal edip direkt olarak yorumlama veya değerlendirme aşamasına atladığını dile getiriyor. Bu oldukça yaygın rastlanan bir iletişim hatası, çünkü birçoğumuz, özellikle aşina olmadığımız hareketlerle karşı karşıya kaldığımızda bunu kendi deneyimlerimiz, kültürümüz ve ait olduğumuz etnik grubun etkisinde yorumlamaya meyilliyiz. Bu yüzden, sağlıklı bir iletişim için karşınızdaki insanı objektif bir şekilde gözlemleyerek tarafsız yargılara varmanız oldukça önemli. Herhangi bir çıkarım yaparken aceleci davranmayın, bekleyin ve gözlemleyin -kısacası “betimleme” aşamasının varlığına dikkat edin.
Sözsüz İletişime Dikkat Edin
Araştırmalara göre insanlar 700.000’den fazla fiziksel gösterge sergiliyor. Bunların 250.000’ini mimikler, 5.000’den fazlasını ise ellerle yapılan jestler oluşturuyor; üstelik bulunduğumuz etkileşimlerin %73 ila 93’ünü sözsüz olarak gerçekleştiriyoruz. Ancak fiziksel göstergelerin her kültürde farklı bir anlamı var. Örneğin Batı kültüründe kafayı aşağı yukarı sallamak bir onaylama ifadesiyken aynı hareket Hint kültüründe tam tersi anlama geliyor. Diğer bir örnek ise fiziksel temas: İslam kültüründe yabancı bir kadının elini sıkmak kaçınılması gereken bir hareketken Batı kültüründe bu oldukça normal karşılanıyor. Fakat sözsüz iletişim her zaman jest ve mimikler şeklinde karşımıza çıkmıyor: proksemi (konuşurken koyulan fiziksel mesafe) ve kıyafetler de sözsüz iletişim formları sayılıyor. Suudi Arabistan’da norm, konuşurken birbirine yakın bir mesafede durmakken Amerika’da insanlar daha uzak konumlanmayı tercih ediyor. Veya kıyafet konusuna gelecek olursak; Batılı iş insanları profesyonel gözükmek için takım elbise ve kravat giyerken yine Suudi Arabistanlı profesyoneller toplantılara geleneksel kıyafetleriyle katılıyor.
Sözsüz iletişime dair bütün bu kültürel farklılıklar, yabancı insanlarla kurduğunuz etkileşimlerinizde bazı bariyerler oluşturabilir. Ancak bu bariyerleri aşabilmek için dikkat edebileceğiniz noktalar var: tek tipleştirmekten kaçınmalı, karşınızdaki insanın fiziksel göstergelerini kişiselleştirmemeli ve saygısızlık yapmadığınızdan emin olmak adına geribildirim istemelisiniz.
Kültürlerarası Hassasiyet Gösterin
Moores Rowland Indonesia adlı uluslararası muhasebe şirketinin Jakarta CEO’su James Kallman “Kültürel hassasiyet elbette önemli, ancak işler değişiyor: dünya çok daha globalleştiği için şu an her zamankinden büyük önem taşıyor.” diyor. Bunun için atabileceğiniz en etkili adım yabancı iş ortaklarınızla etkileşime geçmeden önce gerekli araştırmaları yapmak. Ancak bu, sadece karşı tarafın ait olduğu sosyal kültürü araştırmanız anlamına gelmemeli: farklı ülkelerdeki farklı sektörlerin de kendine has normları var. Örneğin Hindistan’daki yazılım endüstrisi oldukça genç insanlardan oluşuyor; bu yüzden karar verirken hızlı davranmaya meyilliler. Eğer muhafazakar davranırsanız sizinle çalışma konusunda olumsuz karar verebilirler.
Unutmayın: kültürel farkındalık, toplantılarda nasıl bir tutum sergilemeniz gerektiğini bilmekten çok daha fazlasını gerektiriyor. Karşı kültürün gelenekleriyle beraber o ülkenin siyasi durumunu ve ekonomisini bilmek, profesyonel anlamda sizi bir adım öteye taşıyacaktır.
Dil Bariyerini Ortadan Kaldırın
Dil bilimciler, teknoloji ve medyanın da etkisiyle İngilizcenin tarih boyunca en hızlı yayılan dil olduğunu düşünüyor -diğer bir deyişle İngilizce 21. yüzyıl için lingua franca (ortak dil) niteliğinde. Üstelik bu dili konuşan tek kesim sadece ana dili İngilizce olan insanlar değil. Dünya üzerindeki birçok şirkette, farklı kültürlerden gelen ve farklı dillerde iletişim kuran çalışanlar İngilizce konuşarak anlaşıyor; öyle ki “lingua franca olarak iş İngilizcesi” konusuna odaklanan bir çalışmaya göre İngilizce şu an her iki tarafa da ait olmayan nötr ve eşit bir alternatif olarak görülüyor. Üstelik insanlar, karşı taraf akıcı bir İngilizce konuştuğu zaman kültürlerarası iletişimde bulunmaya daha istekli davranıyor. Bu yüzden çalışanlarınızın yabancı iş ortaklarınızla etkili iletişim kurması için iyi seviyede İngilizce konuşabilmesi büyük önem taşıyor.
Cambly, şirketlerin önlerindeki dil bariyerini kaldırabilmesi için ana dili İngilizce olan eğitmenlerle online eğitim programları sunuyor. Cambly Kurumsal Ekibi ile iletişime geçerek şirket ihtiyaçlarınıza göre bir program belirleyebilir, global iş dünyasındaki yerinizi sağlamlaştırabilirsiniz.