F ile Başlayan Phrasal Verbler (Deyimsel Fiiller)
Phrasal verb’ler İngilizcede, özellikle de günlük konuşma dilinde sıklıkla kullanılır. Bu nedenle, bu kalıpları öğrenmek, İngilizcenizi geliştirmeniz açısından oldukça önemlidir. Phrasal verbleri örnek cümleler üzerinden çalışırsanız, hafızanızda daha uzun süre yer eder. Ayrıca, bu fiilleri nerede ve nasıl kullanmanız gerektiğini de hatırlamanıza yardımcı olur. Böylece, phrasal verbleri kalıcı olarak öğrenmiş olursunuz. İngilizce öğrenirken karşınıza çıkabilecek F harfi ile başlayan phrasal verbleri örnek cümlelerle birlikte sizin için derledik.
E harfi ile başlayanları okumadıysanız bu yazıya da göz atmayı unutmayın!
Keyifli okumalar! 😊
Face up to
to accept that a difficult situation exists/ katlanmak, yüzleşmek, kabullenmek
You have to face up to your responsibilities. (Sorumluluklarını kabullenmelisin.)
Face with something
- to apply or attach something to the surface of something / bir şeyin yüzeyine bir şey uygulamak
The house was faced with blue. (Ev maviye boyandı.)
- confront and deal with or accept a difficult or unpleasant task, fact, or situation / zor ya da hoş olmayan bir görevle, gerçekle veya durumla yüz yüze gelmek
If you are afraid to face with your problems, you need to see a psychologist to help you. (Eğer sorunlarınla yüz yüze gelmekten korkuyorsan, sana yardım etmesi için bir psikoloğa gitmelisin.)
Fall apart
to break into pieces/ parçalanmak, dağılmak, paramparça olmak
Sometimes good things fall apart so better things can fall together. (Bazen iyi şeyler dağılır ki daha iyi şeyler bir araya gelebilsin.)
Fade away
- to slowly disappear, lose importance, or become weaker / yavaş yavaş kaybolmak, önemini kaybetmek, zayıflamak
As the years pass, memories fade away. (Yıllar geçtikçe hatıralar yavaş yavaş kaybolur.)
- to lose brightness or vividness of color / rengin canlılığını kaybetmesi, solması
The dark-colored clothes always fade away gradually. (Koyu renk kıyafetler zamanla canlılığını kaybeder.)
Fall for someone/ something
- to be attracted to someone and start to love that person / aşık olmak, abayı yakmak
John has fallen for Helen. (John, Helen’e aşık oldu.)
- to be taken in or deceived / aldanmak, tuzağa düşmek, kanmak
I said I was an art director and they fell for it. (Sanat yönetmeni olduğumu söyledim, onlar da kandı.)
Fall in love, aşık olmak olarak da kullanılır. Elvis Presley’in ünlü şarkısında olduğu gibi;
Figure out
- to solve something by using reasoning /mantık kullanarak bir şeyi çözme
I cannot figure out this math problem. (Bu matematik sorusunu çözemiyorum.)
- to make clear something up/ bir şeyi açıklığa kavuşturmak.
The police is able to figure out who the killer is. (Polis, katilin kim olduğunu açıklığa kavuşturabilir.)
Fill in
- to give necessary information/ gerekli bilgiyi vermek, doldurmak
I filled in the application form and posted it off. (Başvuru formunu doldurdum ve gönderdim.)
- One that serves as a substitute for another / yerini doldurmak
She has just had a baby, so we have hired someone to fill in for her. (Daha yeni bebeği oldu, bu yüzden onun yerini doldurması için birini işe aldı.)
Fill up
- to make something full, or to become full / ağzına kadar doldurmak
Fill up my glass with water, please. (Bardağımı suyla doldur lütfen.)
- to make full the petrol tank of a car / depoyu doldurmak
I need to fill up with petrol before we go. (Yola çıkmadan araca benzin doldurmam lazım.)
Focus on
to give most of your attention to someone or something/ birine ya da bir şeye bütün dikkatini vermek
Focus on the road while driving. (Araba kullanırken yola odaklan.)
Fall off
- to become detached and drop to the ground. / kopmak ve yere düşmek
My sunglasses fell off and broke on the pavement. (Güneş gözlüklerim yere düştü ve kaldırımda kırıldı.)
- decrease in number, amount, intensity, or quality / azalmak
Production fell off last month. (Üretim geçen ay azaldı.)
Fall back on somebody/something
to use something or depend on someone’s help when dealing with a difficult situation, especially after other methods have failed /son çare olarak birine ya da bir şeye başvurmak, sırtını dayamak
She has no relatives to fall back on. (Sırtını dayayabileceği hiçbir yakını yok.)
Where negotiation fails, they must fall back on the law. (Uzlaşamanın olmadığı yerde, hukuka başvurmak zorundalar.)
Fall back
move or turn back; retreat / geri çekilmek
The army fell back after losing the battle. (Savaşı kaybedince ordu geri çekildi.)
Feed off
to use something to your advantage in order to increase, become stronger, or succeed / bir şeyi avantajın için kullanmak
We can feed off each other’s ideas. ( Birbirimizin fikirlerinden beslenebiliriz.)
Figure on
to expect something to happen and make a plan or take into consideration / planlamak, hesaba katmak
Smith worked hard to build his business, but he forgot to figure on so many obstacles. ( Smith işini kurmak için çok çalıştı ancak çoğu engeli hesaba katmayı unuttu.)
Fall about
to laugh uncontrollably / gülmekten yerlere yatmak, gülmekten ölmek
We fell about at Oliver’s funny story. (Oliver’ın komik hikayesine gülmekten öldük.)
Bu yazıda F ile başlayan phrasal verbleri inceledik. Bu deyimsel fiilleri defterinize yazabilir, üzerine testler çözebilir ya da duvarlara post-it olarak yapıştırabilirsiniz. Ancak bu yöntemler, kelimeleri kısa vadede hatırlamanızı sağlar, uzun vadede zihninizden uçup gider. Öğrendiğiniz her kelimeyi ve deyimsel fiili kalıcı olarak hatırlamak için aktif olarak kullanmanız gerekir. Kalıcı ve keyifli kelime öğrenmenin yolu da bol bol konuşma pratiği yapmaktan geçer.
Eğer siz de ‘‘Öğrendiğim İngilizce kelimeleri sürekli unutuyorum. Ne yapmalıyım?’’ diyorsanız, Cambly tam olarak aradığınız platform. Cambly’nin ana dili İngilizce olan uzman kadrosuyla İngilizce öğrenmek hem kolay hem de keyifli!
Cambly yöntemi bir yetişkinin sıkılmadan ve ezber yapmadan İngilizceyi en iyi şekilde öğrenmesi için tasarlanmıştır. Haydi, vakit kaybetmeden Cambly dünyasını keşfetmek için buraya tıklayın ve İngilizce çalışmaya başlayın!