Şirketlerin Kurumsal Eğitimlerde Düştüğü Dört Büyük Hata
Training Mag’in yayınladığı bir araştırmaya göre Amerikalı şirketler sadece 2018 yılında eğitime 87.6 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. Bu figür, 2012 yılında harcanan 55 milyar dolara kıyasla %59 artmış durumda -yani şirketler çalışanlarına eğitim sağlamanın ciddi bir yatırım demek olduğunun farkında. Ancak eğitim alanında attıkları yanlış adımlar şirketlere pahalıya patlıyor: verimsiz dersler, unutulan bilgiler, ilgisiz çalışanlar, boşa harcanan kaynaklar…
Çalışanlarınıza yaptığınız yatırımın size zarar olarak dönmemesi için bu dört büyük hataya dikkat etmelisiniz.
Çalışan İhtiyaçlarının İhmal Edilmesi
Association for Talent Development’ın yayınladığı bir ankete göre İK yetkililerinin %62’si çalışanlarının eğitim ihtiyaçlarını doğru karşılayamadığına inanıyor. Bu durumun büyük bir sebebi, her çalışanın farklı alanlarda ve farklı yöntemlerde eğitime ihtiyaç duyduğunun ihmal edinmesi. “Herkese tek beden elbise” yaklaşımı konu şirket içi eğitimler olduğunda özellikle sorunlu bir tutum. Örneğin insanların %65’i görsel metotlar yardımıyla daha iyi öğrenirken %30’u dinleyerek verim alıyor, %5’i ise kendini kinestetik öğrenici olarak tanımlıyor. Ultimate Software adlı şirketin yetenek ve öğrenme sorumlusu Laura Lee Gentry “Çalışanlarınıza hangi öğrenme şeklini tercih ettiklerini sormaktan çekinmeyin. Söylediklerini dinleyin, sonra da programınızı onların ihtiyaçlarına göre şekillendirin,” diyor.
Texas Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre çalışanlar da kişiselleştirilmiş eğitim taraftarı. Bu durumun iki ana sebebi var: Birincisi, çalışanlar kendi ihtiyaçlarına ve hedeflerine uygun eğitimler aldığı zaman kendilerini kontrol sahibi hissediyor. İkincisi ise bilgi bombardımanına maruz kalmak yerine sadece gerekli olan bilgileri edinebiliyorlar, böylece daha verimli şekilde öğrenebiliyorlar.
Kişiselleştirilmiş eğitim programları için uygulayabileceğiniz en iyi çözüm ise online eğitim modelini benimsemek. Online eğitim daha geniş bir yelpazede ve personel ihtiyaçlarına uygun eğitim konuları içerdiği gibi çalışanların kendi öğrenme hızlarında ve kendi belirledikleri saatlerde öğrenmelerine olanak tanıyor.
Yönetimin Dahil Olmaması
Motorola’nın kendi eğitimleri üzerine gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre çalışanlar, üst yönetim gözetiminde eğitim aldıkları zaman şirketin harcadığı her 1 dolar 33 dolarlık bir geri dönüş sağlıyordu. Ancak yönetimin dahil olmadığı eğitimlerde ROI negatif oranlara düşüyordu. Motorola örneğinde de görüldüğü gibi yönetimin çalışanlarına sunduğu destek büyük önem sağlasa da birçok şirket eğitimlere nasıl dahil olacağını kestiremiyor. Araştırmalar gösteriyor ki yöneticilerin şirket içi eğitimlere en verimli şekilde müdahale edebileceği anlar eğitimin öncesi ve sonrası. Yani eğitimler başlamadan önce çalışanlarınıza onlardan beklediğinizi anlatabilir, eğitim bittiğinde ise size bir rapor sunmalarını isteyebilirsiniz. Özellikle feedback büyük önem taşıyor: İnsan Kaynakları yöneticilerinin %89’u, çalışanlar eğitimleri hakkında geri bildirimde bulunduğu zaman olumlu değişimler yaşandığı konusunda hemfikir.
Öğrenilen Şeylerin Uygulanmaması
Eğitim programınız kağıt üzerinde umut vadediyor olabilir -ne de olsa çalışanlarınızın ihtiyaçlarını belirlemiş, onlara eğitimin önemini anlatabilmiş ve verimli bir feedback sistemi oluşturabilmişsinizdir. Ancak araştırmalar gösteriyor ki pratiğe dökülmediği zaman öğrenilen şeylerin %75’i 6 gün gibi kısa bir süre içerisinde unutuluyor. John Whitmore ise öğrenilen şeyleri birebir deneyimlemenin %65 oranında hatırlama sağladığı görüşünde. Ne var ki 24×7 Learning’in bir araştırmasına göre çalışanların yalnızca %12’si öğrendikleri şeyleri işlerinde uyguluyor.
Dave Meier, The Accelerated Learning Handbook adlı kitabında öğrenme döngüsünü oluşturan dört adımdan bahsediyor. Buna göre aşamalar sırasıyla şu şekilde:
Hazırlık – Gösterim – Pratik – Performans
Eğer sunduğunuz eğitimlerin çalışanlarınızın performansına yansımasını istiyorsanız pratik aşamasını atlamamalısınız. Örneğin personelinize iş İngilizcesi dersleri sağlıyorsanız öğrendiklerini konuşarak pekiştirdiklerinden emin olmalısınız.
Keyifsiz Eğitim Programları, İsteksiz Çalışanlar
Teknoloji şirketi Mettl tarafından yayınlanan bir rapor, şirketlerin eğitim konusunda karşılaştıkları en büyük zorluğun çalışan isteksizliği olduğunu gösteriyor. Ancak istekli olmanın iyi öğrenme üzerindeki muazzam etkisini göz önünde bulundurulduğunda şirketlerin bu durumu göz ardı etmemesi ve çalışanlara cazip gelecek eğitim programlar hazırlaması gerektiği rahatlıkla söylenebilir -üstelik çalışanların öğrenmeye gönüllü olması aynı zamanda işlerine olan bağlılığı arttırıyor. Bu yüzden çalışanlarınızı sıkıcı bilgi bombardımanlarına tutmak yerine keyifle katılacakları eğitim programları hazırlayarak motivasyonlarını arttırabilirsiniz. Online eğitim sayesinde oluşturacağınız esnek modeller, mobil cihazlar üzerinden katılım sağlanan interaktif dersler ve gamification (rozetler, sıralamalar, karakterler, vb.) eğitiminizi çok daha keyifli kılacaktır.
Aslında saydığımız tüm bu maddeler “Neden Cambly?” sorusuna cevap niteliğinde. Cambly, ana dili İngilizce olan eğitmenler ile tüm seviyelere uygun bire bir İngilizce dersleri sağlıyor, tüm dersler online olarak işlendiği için de çalışanlarınız istedikleri zaman istedikleri yerde kendilerine özel derslere katılmış oluyor. Tüm derslerde İngilizce konuşma pratiği yapıldığı için çalışanlarınız öğrendikleri şeyleri uygulama fırsatı buluyor. Üstelik geleneksel İngilizce derslerine kıyasla çok daha zevkli, esnek ve interaktif.
Kurumsal İngilizce derslerine dair daha fazla şey öğrenmek ve şirketinizi bir adım öne taşımak için Cambly Kurumsal Ekibimize ulaşabilirsiniz.